18 Ocak 2016 Pazartesi

Everything's part of a bigger thing

Sen büyük hareketin içindeki miniminnacık bir parçasın. Hareket tamamen senin gibi miniminnacık milyarlarca parçanın hareketinin bileşkesi ve bu anlamda yaptığın şeyler önemli ve anlamlı. Ama yaptığın şeyler ve sebep olduğun hareket önemli olan, sen değilsin. Sen birey olarak bir hiçsin. Sen sadece evrimsel büyük hareketin bu zaman diliminde gerçekleşecek olan parçasının içindeki o miniminnacık rolü oynayan kişisin. O kadersel olarak kaçınılmaz rol önemli olan ve sen sadece o rolün uygulayıcısısın. Sen olmasan da o rol oynanacaktı şüphesiz başkaları tarafından. Savaşta taşınan bir bayrak gibi, sen taşımasan da, o bayrak birilerinin elinde yere düşmeden ilerleyecek.

Şu an kendini ana akımın hareketine ters ve yalnızlaşmış bir ters hareket içinde hissediyor olabilirsin. Şüphesiz senin gibi düşünen ama tanımadığın binlerce insan var. Bu dahi senin oynadığın rolü geçersiz ve etkisiz kılmaz. Büyük akıntının içindeki o küçücük ters akıntının, o minik kollu girdabın nelerin habercisi olduğunu bilemezsin. Belki büyük akıntıyı oyalayan ve etkisi ancak çok sonraları anlaşılacak olan başka bir şeye yol açıyorsundur. Ya da genelde olduğu gibi bir şeye yol açıyor ya da açacak olsan da, şu an ya da ileride bakıldığı zaman tek tek motiflerine, atomlarına, parçacıklarına ayrıştırılamayacak olan ve dolayısıyla da izi sana sürülemeyeceği için bireysel bir iz bırakma umudunu tamamen bir kenara itmen gereken bir hareketin unutulup giden uygulayıcısı olarak küçücük bir zaman diliminde varsın sadece.

Peki o zaman bu mücadele niye diye düşünüyor olmalısın. Madem ben birey olarak bu kadar önemsizim, neyin derdindeyim? Aslında dert bireysel olarak senin derdin değil şüphesiz. Sana isabet etmiş piyangonun gerektirdiği rolün sahiplenicisi olarak ve gayet de net olarak bunu başkalarının da yapabileceğini bildiğin halde, bu ikame psikolojisi içinde nasıl ciddiye alabilirsin üstlendiğin rolü? Yoksa bu mücadele etme hissi, bu varoluşsal kaygı, bu önemsizliğe karşı her gün beynini yiyip duran ve görmezden gelmeye çalışarak ancak hayatını gün be gün sürdürebildiğin isyan dalgaları da bu rolün yanında gelen vazgeçilmez duygular mı? Bireyin üstlendiği rolün absürtlüğüne duyduğu tepkiden değil de, bireyde bu rolü oynuyor olmanın zorunlu yanetkisi olarak mı varlar? Rolü oynamaya karşı bir tepki olarak değil de, rolün içinde ve kendi parçası olarak mı beliriyorlar beyninde. Yoksa bu birbirine karşıt gibi görünen ikilik de aslında bir ve aynı şey mi?

Everything happens for a reason - "Children of Men"

                                                                          Bursa - 18.01.2016