24 Ekim 2006 Salı

pazartesi

ayna kıran ellerinle
seninle geleceğim
yaprakları dökülüyor tankların
yaprakları dökülüyor odama
ateş rengi, bulut rengi, toz rengi
camları kıran rengi saçılıyor odama
kanıma dönen rengi
beni ağlatan rengi
dünya savaşlarında
bir avuçluk pazartesi

                                                           Bursa - 24.10.2006
                                                           (varolmanın dayanılmaz hafifliği)

21 Ekim 2006 Cumartesi

kırıntı

dol sensiz yerlerime
(Ortaköy - İstanbul - 21.10.2006)

24 Eylül 2006 Pazar

sperm

içimde milyonlarca yaşayan-ölü
                                      
                                                 Bursa - 24.09.2006

5 Eylül 2006 Salı

son aynada

insanın savaşları
sevişmeleri, zamanla

ölünüp durulan bir yerde
ağlayışları

sen sevemezdin dünyayı
böyle gidip gelemezdin şehirlere
girip çıkamazdın evlere
yalnız, çıplak, yalınayak
bir atardamarın hırsıyla
atamazdın kendini kollarına
unutup duramazdın bakışlarını

sen duyamazdın ötüşünü bir kumrunun
ölümsüzlüğünü anlayamazdın
ağaç gölgeleri titrerdi de
düşünceler yollardı sana
aslında anlamadığın
şaşıp kaldığın
yaşamayı unuttuğun
şimdi
dur de kendine
ya da dur artık.

                                                           Viyana - 03-05.09.2006

kompost

insanı göm
yağmuru düş
kuşları kon
kuşları uç
zamanı geç
zamanı geç
umudu sev
bilmesi suç
insanı göm
ölümü bil
elimi tut...
elimi tut!

                                                           Ober St. Veit - Viyana - 05.09.2006

4 Eylül 2006 Pazartesi

kırıntı

söz dinleyen bir çılgınlık
(Viyana - 04.09.2006)

kırıntı

otobüsleri bekliyorum
otobüslerde bekliyorum
durakları, insanları
yağmurları bekliyorum
geliyorlar-gelmiyorlar
neleri kaçırdığımı
iki-kere-bilmiyorlar
(Viyana - 04.09.2006)

klimt

ne işin var senin burada?
açıp duruyor çiçekler
meyveleri avucundan
teker teker düşüyorlar
martı çığlığından uzak
oyalanıp duruyorsun
düşleri büyük ağaçların
ağlamaklı gölgesinde
beni bekle

04.09.2006
                                                           Viyana – Klimt’in mezarının başında

23 Temmuz 2006 Pazar

kırıntı

karanlığın sonsuzluğunu ikiye yaran
-öteye, beriye-
küçücük bir foton
(Bursa - 23.07.2006)

kırıntı

ölüm yerlerinde geziniyorum
bir acil servis,
bir otoyol,
bir savaş meydanı,
(23.07.2006)

28 Haziran 2006 Çarşamba

kırıntı

surlarıyla göğüsleyip okları
(Bursa - 28.06.2006)

solar

I: POST MORTEM
…gün boyu kendini harcadıktan sonra
seriliyor akşama doğru yatağıma
bitkin ışığı batan güneşin
olanca yorgunluğuyla bırakıyor kendini
dağınık kıvrımlarına yastığımın
ölüyor sonra…

II: LACRIMOSA
…ağlıyorum
ağlıyorum, ağlıyorum
ağlıyorum, ağlıyorum, ağlıyorum
ağlıyorum
göz yaşları damıtarak bakışlarımdan…

III: NECROPHILIA
…sonra
cesediyle sevişiyorum kan ter içinde
kabuslar içinde sabahlara dek
yanıklar içinde ışıyor avuçlarım
ölüyorum sonra…

IV: MEMENTO MORI
…zaten
ölüyoruz hepimiz
hatırla! …

V: CARPE DIEM
…o yüzden
başakları biç
unutma! …
…unutma!

Bursa - 28.06.2006

earthly

16 Haziran 2006 Cuma

corpus christi

nefretimin yanından geçip gidiyor
güneşin solukları
her şey o kadar güzel ki senin dışında
susuz
açgözlü bakışların içip bitirdiği mutluluğum
taşıyor bugün bütün damarlarımdan

Bursa - 16.06.2006

kırıntı

yamuk yumuk durakların
üşümüş insanları
(Bursa - 16.06.2006)

kırıntı

bir ateşin yorgunluğuyla
bırakıverişim kendimi
suyun yumuşacık kucağına
(Bursa - 16.06.2006)

kırıntı

senin dışında dünya
güneş ışıklarıyla dolu
(Bursa - 16.06.2006)

14 Haziran 2006 Çarşamba

kırıntı

elimde avucumda
yağmur hıçkırıkları
(Bursa - 14.06.2006)

10 Haziran 2006 Cumartesi

kırıntı

Amon-Ra’nın dudakları
ters dönecek öfkeden
(Bursa - 10.06.2006)

1 Haziran 2006 Perşembe

kırıntı

yağmur ellerinle okşa
kurumuş dudaklarımı
(Bursa - 01.06.2006)

29 Mayıs 2006 Pazartesi

kırıntı

meditasyon
ruhumdan güneşler damlıyor
(Bursa - 29.05.2006)

26 Mayıs 2006 Cuma

yarım

biz işte böyle günlerce nefes nefese
içimizde yuvalanmış düşlerimizle
her şeyi taşımanın ağırlığıyla
sımsıkı kenetlenmiş hayallerimiz
çiçek açıyor kanımda gözlerin
düşler sızıyor gözlerinden
doluyor içime pürüzsüz nefesin

dokun bana
öyle dokun ki
içime dağılsın ellerin

                                                           Bursa - 26.05.2006

21 Mayıs 2006 Pazar

kırıntı

bak çiçek açıyor ölüm
zaman kesiyor yollarımı
(Bursa - 21.05.2006)

13 Mayıs 2006 Cumartesi

kırıntı

ellerinin içinde yıldızlar kavurarak
gözlerinin içinde zamanlar savurarak
uyuyorsun günahlar saçarak düşlerinden
(Bursa - 13.05.2006)

4 Mayıs 2006 Perşembe

kırıntı

düşüncelerimi arındırdım kendimden
(Bursa - 04.05.2006)

2 Mayıs 2006 Salı

kırıntı

kanla yıkayıp ellerimi
tükeniyor sonsuzluğu içinin
sus da melekler duysun yalnızlığımı
(Bursa - 02.05.2006)

kırıntı

güzelliğini diken gibi taşıyan
(Bursa - 02.05.2006)

28 Nisan 2006 Cuma

kırıntı

ben her sabah taşıp yatağımdan
sarı bir ırmak gibi
koşarım sana doğru
çöllerine dalarım
sevişirim yağmurlarınla
(Bursa - 28.04.2006)

23 Nisan 2006 Pazar

kırıntı

kan pıhtısı gibi üşüyorum
çok sarı bir güneşin altında
(Ağva - 23.04.2006) 

1 Nisan 2006 Cumartesi

kırıntı

taşıyordu suyun rengi
taşıyordu karanlığı
odamın karanlığına
(Bursa - 01.04.2006)

28 Ocak 2006 Cumartesi

domateslerde biriken

ezmeyin domatesleri
içlerinde yağmur vardır
içlerinde günlerce güneş
kaya tozları rüzgarın
belki senin kokun vardır

                                                           Bursa - 28.01.2006

1 Ocak 2006 Pazar

kırıntı

bekliyoruz
sabırlı çiçekler gibi saksıda
(tarihsiz)

kırıntı

hayatın karanlık seslerine kavuştum
(tarihsiz)

afyon 20

bir sessizlik duydum
şöyle ki,
ellerimden kayıp giden
bu dünya güzel.
geri dönmesi güzel
kollarına.
burada ölüp kalmak da var çünkü.
burada ölüp kalmak güzel.
yağmurun dinmesini beklemek
saçaklar altında
biraz da ölümü beklemek demek.
hayat da yağmur gibi diniverecek çünkü
zamanla.

                                                           Bursa - 01.01.2006

kırıntı

aylarca süren seferin ardından
aslında şehrin surlarıdır kuşatan orduyu
(tarihsiz)

kırıntı

hepimizin içinde bir yalnız tanrı...
(tarihsiz)

kırıntı

bulut açtı.
karanlığın yelkeninden kuşlar geçti.
(tarihsiz)

kırıntı

kuytu ormanlarda saklanan
yıkık duvarlar gibi kalplerimiz
(tarihsiz)

kırıntı

siyah-beyaz tavuskuşu
(tarihsiz)

kırıntı

derinden gelen bir sessizlik
(tarihsiz)

kırıntı

kuşların ötüşü kadar gözlerin
yağmurun düşüşü kadar ellerin var.
(tarihsiz)

kırıntı

gözlerimin susuzluğu ağladı
(tarihsiz)

kırıntı

ölüm seni sarmış bir kabuk gibi
(tarihsiz) 

kırıntı

daha önce görmüş olduğun bir şey
ne kadar güzel olabilir ki.
(tarihsiz)

kırıntı

ben çöl.
ıssız olamadım bir insan kadar.
(tarihsiz)

kırıntı

kaybedecek bir şey olmadığını
her şeyi kaybettikten sonra anladım.
(tarihsiz)

kırıntı

gökyüzüdür.
onadır, sustuğum, konuştuğum
bu denizsiz şehirde.
(tarihsiz)

kırıntı

gerçek yarayla tanıştım
gerçek yara hiç kapanmayan bir şeydir
bakın size gerçek yarayı anlatayım
gerçek yara her gün büyüyen bir şeydir
ruhun entropisidir
(tarihsiz)

kırıntı

seni özledim
hiç var olmadın
hiç yok olmadın
yeniden geldin
seni özledim
(tarihsiz)

kırıntı

bu hikaye son insan hakkındadır
ölümünden sonra ölümsüzlük bulunmuş
son insan hakkında
(tarihsiz)

kırıntı

güneş kırıntıları batacak dağların arkasında
(tarihsiz)

kırıntı

ölüme senden daha yakınım –sana olduğumdan-
(tarihsiz)

kırıntı

güneş kayıp
üşüyecek hayallerim
(tarihsiz)

kırıntı

sensizliğe yürümekten parçalandı ayaklarım
(tarihsiz)

kırıntı

düşlerimin yakınından geçtin
(tarihsiz)

kırıntı

yalanlar tanıdım; insandılar
(tarihsiz)

kırıntı

ellerim bir martının elleri
(tarihsiz)