29 Eylül 1999 Çarşamba

seviş

senin için de gezdim
senin içinde.
                                                          
                                                           Ankara - 29.09.1999

7 Eylül 1999 Salı

böyle zamanlarda

böyle zamanlarda
ne çok dudak
öpücüğe dönüşemeyen…
ne çok damla
kendi hallerinde sürüklenen
yağmur olamayan,
kuruyup giden…
ne çok ağaç
yalnız, kararsız
bir ormanın hasretiyle kavrulan…
ne çok dalga
denizsiz bir kıyıya vuran…
hiç ateş olmamış ne çok kül var
rüzgarda savrulan
böyle zamanlarda…

ve böyle zamanlarda
benim, bir avuç kuru yaprağa dönüşen
ellerim var sadece
gittikçe kendilerine benzediğim…
bir anlamsızlık var
orada öylece duran,
dokunulamayan,
anlatılamayan,
anlatılabilse anlamsız olmayacak olan…

ve bu anlamsızlığın ortasında
bir işe yaramayan
ne kadar çok kelime var bildiğim
böyle zamanlarda…
havada kelebekler gibi
birbirlerine dokunmadan uçuşan,
bir araya gelmeyen,
anlamlanmayan;
ne çok kelime, benim gibi,
anlamsız, boş, benliğini yitirmiş
dolanan…
ikisi bir araya gelip de bir anlam kuramayan,
“seni seviyorum”
bile diyemeyen…
işte böyle zamanlarda
onlar var,
“sen” varsın,
ve “sevmek” var.
yalnız değilim yine de…

                                                           Ankara - 07.09.1999

odur

odur,
bir vapur çığlığından
damıttığım gölgedir.
durur öyle
düştüğü yerde.
kalır.
demirden gülücükler
yollar zamana.
“kal” desem, “git” desem
aldırmaz.

odur hep,
gelmese de gidişini görmesem
desem
beni dinleyen,
gelmeyişine de katlanamadığımı
bilmeyen.

İstanbul – 04.08.1999, Ankara – 07.09.1999