18 Mayıs 2024 Cumartesi

Rüya - 18 Mayıs 2024

Orta Anadolu'da bir yerde, yerleşim yerlerinden uzak, biraz ağaçlıklı bir bozkırın ortasında bir binalar kompleksi. Eski bir tarikatın şimdi terkedilmiş ve turistik bir destinasyon haline gelmiş binaları. Ben bu binaları (daha önce de gelip görmüşüm belli ki) yanımda burayı ilk kez görmeye gelen (ama gerçek hayatta tanımadığım) 3 arkadaşa gezdiriyorum. 

Buradaki ana etkinlik 2 tane aslında. Birincisi doğrudan avluya girdiğinizde karşı cephenizde sizi karşılayan büyük taş binanın hemen sol kıyısına iliştirilmiş gibi duran küçük yapının içinde (Bilinçaltımda Lüleburgaz'da şimdi yıkılmış olan Mimar Sinan eseri kervansarayın aşevine gönderme mi?). Buraya girdiğinizde sizi birkaç oda karşılıyor. Odaların duvarları ve kapıları tamamen camdan (Lesaffre Genel Müdürlük 6. Kat'a gönderme mi?). Karşıdaki dikey ve uzunlamasına odanın içinde vücudu anormal derecede ince uzun ve kafasının hareketlerinden çok normal olmayan bir birey olduğu belli olan bir adam geziniyor. Odanın kapısı kapalı ve oradan hiç dışarı çıkmadan odada volta atıyor. Biz binaya girdiğimizde dahi, cam duvarlardan normalde bizi görebileceği halde, hiç bize bakmıyor ve adeta bizi fark etmiyor. Oda içindeki hareketlerine devam ediyor. İşte bu eski tarikatlar kompleksinin birinci etkinliği bizzat bu adam.

Normalde zararsız gibi görünen bu adamın bulunduğu odanın kapısını açıp yanına girdiğinizde ise sizi hemen fark edip üzerinize yürüyor. Buradaki önemli nokta size dokunmasına müsaade etmeyecek bir mesafeyi korumak. Ama bunu yapmanız çok zor. Nitekim gezdirdiğim arkadaşlardan biri bu maceraya atılıyor ve odaya giriyor (zaten etkinlik bu nihayetinde). İçerideki garip adam hemen onun üzerine yürüyüp onu sıkıştırıyor ve omzuna dokunuyor. Bu gerçekleşir gerçekleşmez arkadaşım da aynı şekilde meczuplaşıyor. Kendisine seslenildiğinde duymuyor ve tepki vermiyor. Donuk bir şekilde o da odada dolanmaya başlıyor. Onu kurtarmak ve eski haline döndürmek için yapılması gereken şey, duyabileceği bir uzaklıktan kendisine bu durum için kullanılan kısa bir dua okunması. Bu okunur okunmaz yine eski haline dönüp, oradan çıkıyor ve aramıza katılıyor.

Ama bu işlem sırasında elbette dikkat edilmesi gereken birkaç püf noktası var: Birincisi bu duayı okuduğunuzda, arkadaşınızın bu anormal adamdan, kendisine hemen yeniden dokunamayacak bir uzaklıkta olmasına dikkat etmek. Çünkü dua okunur okunmaz arkadaşınız yeniden normal bir insan haline dönüşüyor ve bu durumda o garip adam hemen arkadaşınızı sıkıştırıp yeniden bir meczuba dönüştürüyor. Ben de dikkatlice aralarındaki mesafe yeteri kadar açıldığında duayı okuyorum. Arkadaşım kendine gelir gelmez, garip adam kendisine ulaşamadan odadan çıkıyor ve kapıyı yeniden adamın üstüne kapatıyor. Doğal olarak bu adamın yanına, sizi dua okuyarak kurtarabilecek arkadaşlarınız olmadan girmek çok büyük bir risk ve asla yapılmaması gereken bir ihmalkarlık olur. Ancak bazı durumlarda eğer duayı okumakta gecikirseniz (mesela arkadaşınız yeterince mesafeyi açsın diye uygun bir zaman beklerken), bu garip adam artık açık olan kapıdan dışarı çıkarak odasını terk edebiliyor ve içeride arkadaşlarını kurtarmak için pozisyon almış kişilerin de artık üzerine yürüyebiliyor. Normalde kapı kapalıyken ise bunu nedense yapmayı kendiliğinden akıl edemiyor. İşte böyle durumlarda risk daha da artıyor ve özellikle duayı okuması gereken kişinin  kendisine dokunulmasından kaçınması gerekiyor ki, kalan kişileri dua okuyarak kurtarabilsin. Garip adam odayı bir kere terk ettikten sonra, tüm arkadaşlarınızı kurtarsanız bile artık garip adamı kendi odasına sokamadığınız durumlar oluşuyor ve böyle durumlarda, binaya giren kişilerin, içeri adım atmaz bu garip adamla burun buruna gelmeleri riski oluşuyor. Bu durumu buranın idaresinden sorumlu kuruluşun bazı eğitimli bakıcılarla çözdüğünü düşünüyorum.

Bu tarikat kompleksinin ikinci etkinliği ise, yapıların en sol tarafında avlunun içerisinde yer alan bir büyük çalıda gerçekleşiyor. Bu çalının içinde yaşayan oldukça büyük, sarı-beyaz renkli ve yumuşak etli bir örümcek var. Bu örümcek de normalde kendisine dokunulmadığı zaman sabit bir şekilde yerinde duruyor. Ama dokunduğunuzda başlayan ve gerçekleştirdiğinizde size iyi geldiğine ve dileklerinizin gerçekleştiğine inanılan bir ritüel başlıyor. Ancak bu ritüeli kurallarına harfi harfine uyarak gerçekleştirmeniz gerekiyor. Ben de arkadaşlarıma göstermek için bir deneme yapıyorum. Yaptığım şey şu: Örümceğin tam ortasına işaret parmağımın ucu ile dokunuyorum ve dokunur dokunmaz da bu örümceğin hemen sırayla gideceği 6 noktaya o oraya varmadan önce elimi değdiriyorum. Bu altı noktanın çalının üzerindeki yerleri belli ve örümcek dokunmayla harekete geçer geçmez son derece büyük bir hızla ve belirli bir sıra ile bunların hepsine uğruyor. Örümcekten çok daha hızlı bir şekilde bunu yapabilmek, hem uğrayacağı noktaların sırasını bilmek açısından iyi bir ezber, hem de örümceğin hızını düşününce büyük bir el çabukluğu gerektiriyor. Ben geçmişten deneyimli olduğum için bunu başarıyorum. Arkadaşlarım ise yapmayı çok zor buldukları için denemiyorlar. 

Ama sonradan orada bulunan bilge ve yaşlı bir adamdan, aslında gerçekleştirdiğim ritüelin bir yanlış inanış, batıl bir inançtan kaynaklandığını öğreniyorum. Örümcekle yapılan ve gerçekleştirmesi çok daha zor olan asıl ritüeli anlatıyor ve yerinde gösteriyor bize. Bunun için eline ince 16 tüyden oluşan bir özel tasarım aparat alıyor. Bu tüylerin birleştiği yerde hepsini bir arada tutmaya yarayan bir kavrama sapı var. Tüylerin her biri özel uzunluklarda ve açılarla bir araya getirilmişler ve sadece bu ritüel için özel olarak ve büyük bir hassasiyet ve ince bir toleransla imal edilmişler. Yaşlı adam, bu ince tüylerin uçlarını balla karıştırılmış tatlı bir suya sokup çıkarıyor. Bu işlem sonucunda 16 tüyün her birinin ucu birer tatlı su damlacığı ile kaplanıyor. Sonra örümceğe dokunuyor ve dokunur dokunmaz da, tutacak sap kısmı tam örümceğin ortasına denk gelecek şekilde bu tüylü mekanizmayı çalıya doğru dokunduruyor. Böylece bu 16 tüyün ucunda bulunan ballı sıvılar, çalının üzerindeki, önceden çok net bir şekilde yerleri tespit edilmiş olan belirli kritik noktalara dokunuyor. Ancak tüylerin uzunlukları o kadar hassasiyetle belirlenmiş ki, sapı aşağı doğru indirdiğinizde, tüyler çalıya aynı anda temas etmiyor. Farklı uzunlukları ve çalının yapraklarının farklı yükseklikleri gereği tüyler yapraklara belirli bir özel sıra ile temas ediyorlar. Temas eder etmez de uçlarında asılı duran ballı sıvı damlacıkları tüylerden kurtulup yaprakların üzerine belirli bir sırayla geçiyorlar. İşte örümcek de, tam bu belirli sırayla, bu belirli noktalara son derece hızlı bir hareket gerçekleştirerek bu ballı sıvıları tüketmek için hamle yapıyor. Onları çalıdaki hem temas sıralamasına uygun bir şekilde, hem de tam gereken noktalara ulaşarak tüketmesi işleminin kendisi, örümceğin belirli bir dans hareketi gerçekleştirmesine neden oluyor. Örümceğin işte bu çok hassas ve hızlı dansının ise, insana mutluluk veren ve dileklerini gerçekleştiren esas ritüel olduğunu söylüyor ihtiyar adam. Ama bu dansı örümceğe yaptırmak öyle insan eliyle manüel yapılabilecek bir işlem olamayacağından, ancak böyle özel aparatlar vasıtasıyla gerçekleştirilebildiğini belirtiyor ve bu aparata rağmen, bu işlemi başarıyla gerçekleştirmenin, onlarca yıllık özel bir eğitim ve el becerisinin sonunda elde edilebildiğini de ekliyor.

                                                                                                                                    İstanbul
                                                                                                                                                                   18 Mayıs 2024