28 Temmuz 2015 Salı

bir şeyler parkı

geziniyorum
bir şeylerin parkında 

arkamda gölgem
nefesleri ağaçların
arkamda
chopin'in parmakları gibi bana dokunan
sevdiğim kız, evlendiğim kız, 
ben ölürken yanımda duran
ilk öpüşü yağmurun dudaklarımdan
ilk bırakışı saçlarımın kendini rüzgara
gelecekte olur diye kurduğum
düşlediğim ne var ne yoksa
arkamda

bir tek
üzerimde uzanıyor sandığım evren
işte karşımda

geziniyorum
bir şeylerin parkında

                             Bursa - 28.07.2015

26 Temmuz 2015 Pazar

parçalı güneş

güneşsiz bir gökyüzü değilim artık
bulutları sevmeyi de öğrendim

(Bursa - 26.07.2015)

22 Temmuz 2015 Çarşamba

tanrı parçacığı

içimde bir parça eksik
sinsi bir böcek içimi kemirmiş gibi

hep bir şeyleri eksik yapıyorum sanki
bir gözüm kapalı gibi
ağzım tıkalı gibi
birisi kanatlarımı yolup beni ortalığa bırakmış gibi

gücüm hep bir şeylere eksik kalıyor
terkedilmiş bir tanrı gibiyim sürgünde
insan bedenim bana dar geliyor
acımamalı ellerim dallara tutunurken
kanamamalı tırnaklarım kayaları kazırken

öldüm mü, yoksa yaşam mı yarım
hiç gelmeyecek bir şeyi mi bekledim
yoksa çoktan gelip geçti mi
kıvılcım yok, ya da zaman

                               Bursa - 22.07.2015

18 Temmuz 2015 Cumartesi

kafes

bak
çalışıp
paralandım
kendime kafesler aldım
paslı parmaklıklarında
paralandım

hiç kimsenin girmediği
düşlerimden yaralandım

                             Bursa - 18.07.2015

kırıntı

içinden kedi geçen şiirler

                      (Bursa - 18.07.2015)

kedi sessizliği

bir kedi sessizliği
kendisine kıvrılan
karanlığı bekleyen
duvarlara tırmanan

kollarımda dizimde
bir kedi sessizliği
ellerimde yüzümde
ısırgan tırnakları
canımı yakmak ister

yüreğime sürtünen
ruhumu kucaklayan
bir kedi sessizliği
düştü düşecek desem
hep dört ayak üstünde
dokuz kere ölümsüz

                       Bursa - 18.07.2015

kırıntı

kucağımda sineklerle oturuyorum
saçlarımda yıldızların öfkesi
maden suyu akıtıyorum içime
bir buluta karışıyor köpükleri

biri elimi tutsa yorulacağım
bir daha bir daha dokunacağım

(Bursa - 18.07.2015)



16 Temmuz 2015 Perşembe

kırıntı

sık tekrarlanan mevsimler

(Bursa - 16.07.2015)

13 Temmuz 2015 Pazartesi

bir şeye tutunabilmenin geçici mutluluğu

o ilk an heyecanı
işte oluyor, olacak, sanki
daha öncesinin anlaşılmaz huzursuzluğu
hiç geri gelmeyecekmişçesine
işte oluyor, olacak
bitmeyecek

anlamsızlığın ortasında
birazdan denizde boğulacak
geçici bir adanın
üzerinde ben
alabildiğine güven dolu
kararlı, ölümsüz
her şeyin anlamlı olduğu
bir şeylerle uğraşırken
gülümsüyorum neredeyse

bu dünya bana göre değil oysa
ne çabuk unuttum
ne de çabuk unutabiliyorum
her seferinde nasıl da şaşırıyorum buna
buna da

ölecek gibi oluyorum
sonra nereden bilmem
bir nefes geliyor
doluyor içime
biraz daha uzuyor
yaşam sandığım belli belirsiz şey
yaşam sandığım anlamsızlık
ne de inatçı çıktı
şaşırıyorum
her seferinde nasıl da şaşırıyorum buna

ada ayaklarımın altından çekilecek
emanet kumlarını alıp gidecek deniz
tekrar şaşıracağım buna biliyorum
bir sonraki dalgayı bekliyorum
denizde kum kadar çok ölümlerim

bu dünya onların
her yerini kaplamış olanların
her yerinde tepindikleri bu dünya
alabildiğine onların
bense diğer tarafa aitim
perilerin gidip geldiği yere aitim
şimdi seslerini duyuyorum
haber getiriyorlar
ölümsüz ölülerden
haber getiriyorlar
çok yakınımdalar

gelsinler nefesleriyle
nefes nefese
onlarla avunabildiğim kadar yaşayacağım

                                  (Bursa - 13.07.2015)

 

11 Temmuz 2015 Cumartesi

kırıntı

zamanı bırakmıyorum elimden
kayıp gidiyor
sabun köpüklerine dokunuyorum
ellerim yok oluyor
tutamıyorum gözlerimi yüzümde

(Bursa - 11.07.2015)

10 Temmuz 2015 Cuma

kırıntı

artık her aşk kısa

(Bursa - 10.07.2015)

9 Temmuz 2015 Perşembe

karakulak

burası
unutulmuş bir kenarıdır evrenin
sessizliği alıkoyar

zaman
mutsuz zaman yaratıcılığıdır
kendini azarlayan

o
kendi haline bırakamaz hiçbir şeyi
dağıtır, toplar, düzenler, dağılır, bırakır
biriktirir evreni

o
tanınmaz bir yerdedir
açığa çıkmaz
uyuşturur zamanı

                                Bursa - 09.07.2015

difüzyon

çocuklarına bir şeyler öğretiyorlar
geriye biz kalıyoruz
içimizin çürüklerini çoğaltıyoruz
bununla geçiyor artık çoğu zamanımız
evimizin yarısı eski, yarısı karanlık
yarısından çoğu bizimle dolu
düş kafeslerinde özgürlük
kelepçelerimizde başkaldırı buluyoruz
son bir damla daha, hepsi geçecek
biliyoruz, sanıyoruz
bir damla daha kanıyoruz.

çocuklarına çok şeyler öğretiyorlar
kara sinekler gibi vızıldaşmayı etrafımızda
zaten eriyen bir kavun gibi içimiz
eninde sonunda olacağı buydu diyoruz
bildiğimiz şeylere içerliyoruz arada sırada
bununla geçiyor artık çoğu zamanımız
evimizin yarısı hayaletli odalar
yarısından çoğu boşlukla dolu
hiçbir yere sığmıyor ki yalnızlığımız
işte karışıyor bir damla daha
derine, yokluğa, zamansızlığa

çocuklukları her tarafı kaplıyor
hem çocuklarının, hem kendilerinin
bizi de bulup çıkartıyorlar nasılsa
oysa artık kimse bulamaz sanırdık
çünkü saklandığımızın bile farkında değiliz
kaybedip duruyoruz kendimizi ikide bir
nereye gittiğimizi hatırlamıyoruz
dokunuyoruz kendimize giderek
parmaklarımız gömülüyor tatlı bir kokuya
çürük kavun gibiyiz 

                                                  Bursa - 09.07.2015

kırıntı

bu kadar karanlık neden
bir şeye canımı sıkacaktım
unutmasaydım
bir kenara atacaktım kendimi

(Bursa - 09.07.2015)

7 Temmuz 2015 Salı

kırıntı

quite deviation

(Bursa - 07.07.2015)

6 Temmuz 2015 Pazartesi

kırıntı

gel neyimiz var neyimiz yok dökelim ortaya
şuraya bir avuç nefes koyalım
şuraya her gün geçtiğimiz yollar
şuraya geçmek bilmeyen saatler
şuraya geçip gidiveren yıllar

gel varsın acıtsın hiç çekinmeyelim
şuraya bir yastık dolusu gözyaşı
şuraya denizden çaldığımız serinlik
bir parça güneş, bir parça gök mavisi
hiçbir yere sığmayan koca bir yalnızlık
sabah sersemlikleri, gece sarhoşlukları
sonra avuntular saçalım, milyonlarca

gel hazır elimiz değmişken
boşa gitmiş binlerce kalp çarpıntısı
göz göre göre ıskalanmış bir yığın sevgi
kucaklar dolusu anlamsızlık
hepsini dizelim şöyle başucumuza

geriye bir tek sensizlik kalsın

(Bursa - 06.07.2015)

5 Temmuz 2015 Pazar

kırıntı

bir eser değil bu
sadece yürüyorum
düş kabinlerinde
içimi soyuyorum
hiç çıplak kalamadım

siz hepiniz normalsiniz
beni bu saatten sonra
bir tek kafka anlar
akdenizde yalnız kalmış
bir koya sığınmış
üçüncü dünyayım
sabırsızım yıllardır

(Bursa - 05.07.2015)