31 Aralık 2013 Salı

kırıntı

karanlıklar giyindim
yürüyorum sessizliğin izinden

(Bursa - 31.12.2013)

27 Aralık 2013 Cuma

sönümlenen

ne güzel karışması yağmurun toprağa
çiçeğin yaprağa...
gülüşünün düşlerime...

bulaşması umutlarımın bakışlarıma
uçucu baharlarının bitmeyen kışlarıma...

                                      Bursa - 27.12.2013

20 Aralık 2013 Cuma

kırıntı

Ne kadar da gürültücü bir yalnızlık...

(Bursa - 20.12.2013)

10 Aralık 2013 Salı

kırıntı

yalnızlık sandığım şey aslında
her yerime bulaşmış bir ölümdür
her hücremin içinde yüzdüğü
acı bir şerbettir içimde dolanan

(Bursa - 10.12.2013)

8 Aralık 2013 Pazar

yağmura soyunmak

boğulur yağmurlar yapraklarında
üzerine ölümler giyinmiş
çıplak bir ağacın

                                Bursa - 08.12.2013

28 Kasım 2013 Perşembe

kırıntı

at gibi yürüyerek
çıkarlar kınlarından

(Bursa - 28.11.2013)

27 Kasım 2013 Çarşamba

kırıntı

iki yapraklı yonca

(Bursa - 27.11.2013)

kırıntı

ve ben dağların eskidiğini gördüm
çiçeklerin yırtıldığını durup dururken çorak rüzgarda
birer birer yüzlerin eksildiğini gördüm
sararmış dudakları, morarmış dudakları, şaşı parmaklarıyla
mezarlara gözyaşları gibi boşaldığını gördüm ölülerin
ki ben hiç bu kadar hızlı ağlayamadım

(Bursa - 27.11.2013)

15 Kasım 2013 Cuma

alevler içinde kalan

yağmur düşer
kimse görmez

ben düşerim
yüreğim çatırdar
ellerim kırılır
düşlerim dağılır sana
kimse bilmez

yağmur düşer
konuştuğunda
ben toplarım o yağmuru
damarlarımda
alev alır içimde
benim yandığım gibi
kimse yanmaz

                                     Bursa - 15.11.2013

13 Kasım 2013 Çarşamba

kırıntı

grilerin en dibine kadar
peşinden sürüklendiğim
o giderek solan umut ışığı

(Bursa - 13.11.2013)

12 Kasım 2013 Salı

kırıntı

düşen yağmurları toplardı
alev alırdı dudaklarından

(Bursa - 12.11.2013)

kırıntı

sonradan bir kıvılcım anında...

(Bursa - 12.11.2013)

21 Ekim 2013 Pazartesi

kırıntı

beni sensiz düşünemezsin
oysa ben
kimi düşünüyorum seni hayal ettiğimde
yalnız gibi görünmeyen
yalnız yıldızları mı?

(İstanbul / Pendik - 21.10.2013)

20 Ekim 2013 Pazar

I'm way out of town

şehrin dışının dışındayım

kusmuğunda boğuluyor görüyorsun
yüreğime indiriyor yumruklarını
ruhumun gediklerinden geçip
küçük kelebekler gibi emekleyerek
kuzeyin soğuğunu yararak

bu evlerden çıkıyorlar
üzerimize basıp
kıt yağmurlarımızı çiğneyip
çürük bedenlerimizde soluklanıp
kendilerini zorluklarından
kendilerini ölümlerinden varediyorlar

buzla kaplı limanların pusundan sıyrılıp
sıcak bir bacakarasına dönüşüyor avuçları

tutamadığım zaman ellerini
tutamadığım zaman sözlerimi
yuvarlanıp dururdum boşluğuma
kendi üzerime sarıp arsızlığımı

gizemli ormanların ürpertisinde
bakardı dipsiz gözleri
öylece oturduğu yüreğinin dibinden

bir rahibeye sarılır gibi
şehirlerini sarmalayan bu limanların
doğurduğu

bak geçip duruyor içinden
istilacı ordular gibi
şaklatarak sesini yaralı yüreğimde

öte yandan nereden geldiler buraya?
kimler sürdü
tarlalar gibi çizgi çizgi
dirildiler

bir kapı gibi açardı da göğsümü kolaycacık
dayanırdı ruhuma
soğuk ellerinden bilirdim geldiğini

rahatsız edici rahatlığıyla
bu bir bumerang dedi
geri gelecek dedi
başından attığında

batıyordu gökyüzü
batıyordu göğsüme
sesini duymazdım
sessizliğini duyduğum kadar

çiçekler öterdi
içimin dinmeyen yağmurları altında
içimin dinmeyen sessizliği altında
yüreğimin kendini kıpırdatan uykusu
gözlerinin karanlık ışıltısı altında
eziliyor içimde buluttan kanatları
içimin dinmeyen yağmurları
aşkını içime saçıp
tohumlayıp sensizliği
büyütecek durmadan

(Helsinki - 20.10.2013)

19 Ekim 2013 Cumartesi

kırıntı

yaprak hışırtıları altında
yıldızlar
güneşin gölgelediği çığlıklarıyla
üstümüze akıtır karanlıklarını
bir rüzgarın fısıldadığı ıslık
kırık bir heykel gibi dondurur
kışlarımı
giyinir üzerine yalnızlıklarımı
aklıma dökülen bu paslı evren

(Helsinki - 19.10.2013)

17 Ekim 2013 Perşembe

kırıntı

kokulardan ölürdüm
damla damla sızardı
ruhuma, yüreğime

(Riga - 17.10.2013)

1 Ekim 2013 Salı

kırıntı

içimde bir öksüz balık kaldı
kanatları rüzgarları süpüren
yüzgeçleri dalgalarda köpüren
solgun yetim kuşlar kaldı

(Bursa - 01.10.2013)

26 Eylül 2013 Perşembe

kırıntı

beni öpücüklerle oyalar
öpücükten izler bırakır yüreğimde

yeterince dinleyemediğim
eski şarkıları hatırlatır bana

(Bursa - 26.09.2013)

20 Eylül 2013 Cuma

kırıntı

dudaklarımı sende unutmuşum
aceleyle pencereden çıkarken

(Bursa - 20.09.2013)

29 Ağustos 2013 Perşembe

kırıntı

bütün kelimelere dargınım
içimdeki düşleri öldürüyorlar

(Bursa - 29.08.2013)

16 Ağustos 2013 Cuma

kırıntı

çiçeklerin kanı içime doldu

(Bodrum - 16.08.2013)

13 Ağustos 2013 Salı

yarım gemi

Tunçtan kalkanları ve çocuksu öfkeleriyle
Uzak ülkelerin garip diyarlarından
Gemilere yükleyip korkularını
Besliyorlar umutsuzca umutlarını
Ateş basmış kalplerinin damarlarından

Taşınmaz bir yüreğin ağırlığı içinde
Ulaşılmaz bir ufkun karanlığı içinde
Gemiler yarım kalır, dalgalar yarım kalır
Bakire bir denizin kızgınlığı içinde
Anılar alev alır

                                             - Tuğba'ya çifte ilkleme (akrostiş)-
                                             Bodrum - 13.08.2013

çift yürek

başlıyor adımlarım bak büyük yolculuğa
ellerim umut yüklü, ellerimde sessizlik
renklerini kuşanıp yürüyecek boşluğa
nefretini dizginleyip sensizlik
açılacak içimden sarhoşluğa

bak diyor, bak çiçekler, bu orman, kelebekler
ellerim bak titriyor, sanki bir çift yürekler
rengarenk dolanıyor içimi bir ışıltı
nehirler gibi güçlü, tutkulu bir parıltı
alevler gibi coşkun bir yağmur beni bekler

                                               -sevgili dostum Berna'ya çifte ilkleme (akrostiş)...-
                                               Bodrum - 13.08.2013

12 Ağustos 2013 Pazartesi

kırıntı

yetmeyince yağmurlar
elleri çıkar gelir
umut verir
can verir

(Bodrum - 12.08.2013)

7 Ağustos 2013 Çarşamba

kırıntı

zamanın sarhoşluğu
yalpalardı içimde
tökezlerdi içimde

(Bodrum - 07.08.2013)

tatil

eğer tatil olsaydı
gör bak neler yapardım
ağaçlarda yıkanır
denizlere tırmanır
çiçeklerle koşardım

(Bodrum - 07.08.2013)

kırıntı

kendi taşlarından bıkıp
dökülür köprü
yalnızlığın içine
kendi sessizliğiyle konuşur
susar gibi


Bodrum - 07.08.2013

tortu

bir yıl aradan sonra
denizi ilk gördüğümde duyduğum
her sene giderek azalan
o çocuksu sevinç
ağlamaya başladı
içimde


beyaz evleriyle tepeler
üzerine yıkıldı
dallarıyla rüzgarları okşayan
titrek çam ağaçlarının
içimde


çok yavaş değişen bir şeyler
ne kadar da çok birikmiş
sinsice, haince, birdenbire
tıkamış damarlarımı
çökelmiş yüreğime
keskinliği kaybolmuş düşlerimin
körelmiş umutlarım
içimde


ve hiç değişmeyen
dokunulmadan kalakalmış
başka bir şeyler
fısıldar
ölmek için
yalvarır gibi
duyulmaması imkansız
bir biçimde


                                    Bodrum - 07.08.2013

6 Ağustos 2013 Salı

şehvet

kenar mahalle
her gün
sabah akşam
gider gelir
gider gelir
akar durmadan
yapış yapış
boşalır bütün boşluklarına
şehrin


kendinden geçer
inler şehir
inler şehir
kurtulduğu yalnızlığa
gömülür sonra


                                 Bursa - 06.08.2013

5 Ağustos 2013 Pazartesi

tüm çiçekler siyahtır

karanlığın rengi düştü
tüm çiçekler altı üstü 
siyahtır

ah çevirin yüzümüze
kara ölüm kuşlarını
türlü türlü ölümlerin
buram buram toprak kokan
boz bulanık düşlerini

zamanın biriktirdiği
nefesini yıldızların
çekip durun içinize
kırılsın avuçlarınız
ciğeriniz paralansın

zamanın elinden kaçıp
gel yanıma sen
yalnızlığın üstü kalsın

(Bursa - 05.08.2013)


kırıntı

içimde bu paslı deniz o günlerden kalan
ve güneşe yüz çevirmiş bir renksiz orman
öpücüklerle beslenen sönmüş bir yangın

külden dalgaları beynime dolan

(Bursa - 05.07.2013)

30 Temmuz 2013 Salı

das kapital

yaptıklarım bellidir
korkak düşler satarım
yanan ormanlar satarım

yapayalnız oturan
heykel adamlar yaparım

toprağı avuçlayıp
ordan oraya taşıyan
rüzgardır kanatlarım

(Bursa - 30.07.2013)

kuruntu

bana saat demeyin
koşturacak yeni yerler bulmayın habire
içimi itekleyen bakışlarla
etrafımda sabırsızca dönmeyin
durup durup
yelkovanlar bırakmayın yastığıma
kaburgalarıma batan

bütün hayat bir kuruntudur
ne yapsanız

ne yapıyorsanız
yapmayın

yapmayın

(Bursa - 30.07.2013)

27 Temmuz 2013 Cumartesi

p.tesi/çarş

hiçbir şeye benzemez pazartesi
bir insanı sonuna dek yaşamak neden
ta içine dek, dibine dek, boşaltana dek
kanına, kemiğine, iliğine dek
kendinin sığlığında bile boğulmamışken daha
elini tutuvermek neden ansızın
zamanını zamanına uydurmak neden
her şeye benzeyen bir çarşamba

(Bursa - 27.07.2013)

24 Temmuz 2013 Çarşamba

nefes veren

çilek kokulu ölüm tadında umut
türlü türlü sen olarak içimde 
yağmurdan korkan ıslak taylar gibi
huzursuzca ve ürkekçe 
bekleşen
ılıklığıyla uyuşmuş düşlerinin
soluksuzluğunda nefes alan
nefes veren

hiçbir zaman var olmayacak
hiçbir zaman yok olmayacak
beklenmeye doymayacak...

hiçbir şey olmayacak...
hiçbir şey olmayacak...

                                    Bursa - 24.07.2013
                                                 -yeni evimde-

29 Mayıs 2013 Çarşamba

Kişisel


Hobbies:
Photography, Poetry, Chess, Philosophy, Literature, Archaeology, Astronomy, Swimming

Favorite Books:
Crime & Punishment (Dostoyevski)
Lord of the Flies (W. Golding)
Der Prozess (Kafka)
Il Deserto dei Tartari (Dino Buzatti)
Foucault's Pendulum (Umberto Eco)

Favorite Movies:
The Bridge on the River Kwai (1957)
Lawrence of Arabia (1962)
Doctor Zhivago (1965)
Das Boot (1981)
JFK (1991)
Saving Private Ryan (1998) 
Being John Malkovich (1999)
Memento (2000)
Pieces of April (2003)

Favorite Music:
pre's Vivaldi, Bach, Beethoven, Chopin, Tchaikovski, Smetana, Dvorak
40's Edith Piaf
50's Elvis
60's Beatles
70's Beach Boys
80's Madonna, George Michael, Depeche Mode, Iron Maiden
90's Radiohead, U2, REM, Pearl Jam, Garbage
00's Placebo, Amy Winehouse 

28 Mayıs 2013 Salı

sediment

dönüyorum
çiçeklerin geldiği yere
ellerim zamanın tohumlarıyla yüklü

artık umrumda olmayan
sabırlı bir geç kalmışlığın
dingin, buruk, kekremsi çökeltisi
yanaklarıma sıvanmış
tortularıyla boğmuş izlerini
senden kalan anıların

hiç ağlamamışım gibi
öylesine, duyarsız
zamanın tohumlarıyla yüklü
çiçekler gibi
kıyısında her şeyin.

                           Bursa - 28.05.2013

10 Mayıs 2013 Cuma

without within

her şeyi bırakıyorum
içime boşalan mavi gölgelerini
gökyüzünün, denizin, gözlerinin

bırakıyorum
içimde ve dışımdaki evreni

kendi haline

                                    Bursa - 10.05.2013

kırıntı

kendisiyle donatıyor her yeri
(Bursa - 10.05.2013)

9 Mayıs 2013 Perşembe

kırıntı

benim
elimden gelen
benim
(Bursa - 08.05.2013)

kırıntı

öfkesini gözlerinde gizleyen
içimdeki çocuk artık korkuyor benden
(Bursa - 08.05.2013)

8 Mayıs 2013 Çarşamba

kırıntı

senden ve benden
geriye kalan
sadece kırıntılar...
...
(Bursa - 08.05.2013)

deneme

hayatta teori ile pratiğin ilişkisi, satrançta düşünme ile hamlenin ilişkisi gibi kol kola ve uyumlu yürüdüğü sürece en etkin halini alır. arada bir hamle yapmadan çok ilerisini teorik olarak görmeye çalışmak, imkansızlığa doğru yaklaşmasının yanı sıra, ilerki hamleler açısından zaman sıkıntısına (Zeitnot) ve düşümeye daha az kaynak kullanma durumunda kalmaya neden olur. 
öte yandan, hiç düşünmeden hamle yapmak da kaçınılmaz olarak yenilgiye götürür.
en etkin metodoloji, hemen hemen her şeyde olduğu gibi, aşırı uçlardan sakınarak, optimum dengeyi bulmakta saklıdır.
bu okuduğunuz yazı da özünde bir teoridir ve pratiğe dökülmezse hiçbir işe yaramayan boş bir yazıdan ibaret kalır.

Bursa - 08.05.2013

kırıntı

kendisiyle donatarak her yeri
(Bursa - 08.05.2013)

kırıntı

kendimi yaşatıyorum
bir çiçek gibi merhametle, sabırla

suluyorum bir gün daha
yıllarca bekleyip duran ölü gövdemden
alevli tomurcuklar gibi fışkıran öfkemi
(Bursa - 08.05.2013)

7 Mayıs 2013 Salı

kırıntı

çiçeklerin duyarlı evreninden
çiçek tozlarıyla bana ulaşan
sen; içimde kırılan bir yumurta
her yerime sıvanan, bulaşan

(Bursa - 07.05.2013)

22 Nisan 2013 Pazartesi

deneme

bir insanın ağzının bozulması
entropi yasası gibi
kaçınılmaz olarak
artan yöne doğru
(Bursa - 22.04.2013)

kırıntı

anla! tamam..
anlatamam!
(Bursa - 22.04.2013)

21 Nisan 2013 Pazar

kırıntı

sen
gömdüğün ölüleri
çıkarıp yüreğinden
diri diri
yaşıyorsun durmadan

ben
yanıyorum
senin
günahsızları
aldığın 
cehenneminde
(from A Late Quartet - İstanbul - 14.04.2013 / Bursa - 21.04.2013)

14 Nisan 2013 Pazar

tümdenkaçan

herkes daha iyiyi ister
bir yerde durmak zorunda kalana kadar
işte öyle bir gündü

bir şeylerin ortasından geçiyordu evren
her şeyin arkasına saklanarak

rayından çıkmıştı zaman
üzerime dökerek kırıntılarını

kalakalmıştım bir anlamsız şehirde
karşılıksız nehirlerden beslenen
çiçeklerin toprağı çürüttüğü
bu ruhsuz şehre
paslı uçakları kusuyordu gökyüzü

eğri büğrü akıyordu zaman
bir gün benim de her şey böyle
gözlerimden akacak biliyorum
telefonu hiç çalmayan
kadınların hüznüyle

içimde bir tek
küçük bir çocuk gibi parlayan 
kanatsız günahlarım
boyutsuz isyanlarım
kalacak
içimde fısıldayan sessizlik kalacak
günahını boynuma düğümlemiş
sesimde yıkılan duvarların kırıntıları 
kalacak

belki bir gün
içime kansızlığını akıtan
kocaman bakışları altında
titrek yüreğinin
dolaşacağım bedeninde
seni kaybedene kadar

ama şimdi
toparlanmam için geceler verin bana
düşlerimi kuşanıp savaşlara düştüğüm
yarınlar verin bana
alışkanlık sürüklensin peşimden
ellerimi verin bana
dökeyim denizlere

bak
kendime iyi geldim
sonunda
                                 (derleme - from A Late Quartet - İstanbul - 14.04.2013)

kırıntı

sessizliğimi düşürdüm yüreğimden
parçalara bölündü gürültüyle
(from A Late Quartet - İstanbul - 14.04.2013)

kırıntı

yeterince değişmedik

kötülükler, bataklıklar içimde
sen kağıttan gelinlikler içinde

her şeyden önce bakışlarım yaşlanıyor
her şeyden önce bakışların ölecek
(from A Late Quartet - İstanbul - 14.04.2013)

kırıntı

ağaçlar yağıyor üzerime
rüzgar ormanlarının sevişen düşlerinden
her şeye ağlıyorum
(from A Late Quartet - İstanbul - 14.04.2013)

kırıntı

dünyayı dönüştüren
ve dünyaya dönüşen yalnızlıklar...
(from A Late Quartet - İstanbul - 14.04.2013)

kırıntı

mindcrap
(from A Late Quartet - İstanbul - 14.04.2013)

kırıntı

gözlerinden akıyordu sessizlik
(from A Late Quartet - İstanbul - 14.04.2013)

kırıntı

o çiçekler umarım kabrini süsler
(from A Late Quartet - İstanbul - 14.04.2013)

kırıntı

öleceğiz nasıl olsa
kuşanalım yağmurları
kurutalım çiçekleri
(from A Late Quartet - İstanbul - 14.04.2013)

kırıntı

zaman...
dur! nereye gidiyorsun?
neler yapıyorsun bana?
(from A Late Quartet - İstanbul - 14.04.2013) 

4 Nisan 2013 Perşembe

kırıntı

damarları kırılıp dökülüyor içine
ya aşktandır ya da aşksızlıktan...
(Bursa - 04.04.2013)

26 Mart 2013 Salı

kırıntı

içimdeki sezarsın
arkasını kollayan
damarları kanlarından damlayan
kendisiyle konuşup
dediklerini hep yanlış anlayan
(Bursa - 26.03.2013)

24 Mart 2013 Pazar

sissizlik

öyle berrakça dursaydın ki karşımda
düşlerime karışsaydı düşlerin

                                             Bursa - 24.03.2013

20 Mart 2013 Çarşamba

yarım kalan mükemmel daireler

içimden geçip giden
bir yol
bir şeylere çıkıyor
yağmurdan damarların ağına
gökyüzünü kuşatan duvarlara
ellerimin yüzüme varmasına
ben hiç bu kadar güzel oldum mu?
bu kadar ölü?
buna çıkıyor sonunda...

geceye doğru ilerlerdi
kendisini yarılayarak ölüm
kendisini yaralayarak ölüm
kendi hiçliğini yaratarak
kendisinden
bir kalbe dönüştürürdü sonra kendini
artık atmayan...
                                        Bursa - 20.03.2013

2 Mart 2013 Cumartesi

kırıntı

zaman izler bırakır
zaman siler sonra
bıraktığı izleri

(Bursa - 02.03.2013)

1 Mart 2013 Cuma

kırıntı

karanlıkların yerini öğrendim

içimde kaynayıp duran sessizlik
kabuğunu kıpırdatıp üstünden
pıhtısını fırlatacak yüzüme

gidip gelecek düşlerime
biriktirip durduğu öfkesinin
yağmurunu boşaltıp gökyüzüne
(Bursa - 28.02.2013)

16 Şubat 2013 Cumartesi

kırıntı

unutup kendisini
odaların içinde
geçip gidiyor ömür

sürükleniyor ruhu
kanatlarının peşinde
(Bursa - 16.02.2013)

10 Şubat 2013 Pazar

kırıntı

yağmur erir mi?
(Bursa - 10.02.2013)