30 Ocak 2016 Cumartesi

beni güzel hatırla

beni güzel hatırla
kucağında bir çocuk
bir isviçre ormanında
dağdan inen soğuk suya bakarken
doğduğun toprakların çatlağıydım ben
çiğnenmiş, eşelenmiş, hor görülmüş
kışın gürleyen
yazın cılız akan
o sessiz çaydım

beni güzel hatırla
çeşme'de bir sokaktım
o dar sokaktım
akşamın gölgelerini gezdirdiği
keskin köşebaşları
gizli girintileri olan
eğri büğrü taşlarıyla
denize ulaşmaya çalışan

beni güzel hatırla
soğuk bir ankara kışında
sana ulaşmaya çalışan
karla kaplı bir yokuştum
dizlerim titrerdi heyecanından
yeni tanımaya çalıştığım hayatın
hiç sıradanlaşmayacağını sanırdım
ihtiyarlar hep yaşlıydı
çocuklar hiç büyümez hep oynardı
bir tek sen ve ben vardım

beni güzel hatırla
ellerimi götürdün
gözlerimi bıraktın
sakat bıraktın beni
ardında bir insan değil
koca bir yara bıraktın
bir zamanlar
ellerimi uzatsam tutacaktım
istiklal caddesinin bilmem hangi köşesinde
bilmem hangi cafesinde
hiç unutmadığım bir masada
ellerimi uzatsam tutacaktım
bıraktım

beni güzel hatırla
bıraktım yıllarımı
ellerimi
üzülmeyi...
bıraktım sandım yıllarca
şimdi bu orhan veli şiiri olmasaydı
ve o şiiri yazdıran her kimse
hangi yabancı kadın
şimdi çoktan ölü
iskeletinden sarkan çürümüş dokularıyla
soğuk toprak altında
o olmasaydı
idare ediyordum kanımca

aslında bu şiir koca bir yalan
seni hiç sevmedim zamanında
hiç özlemedim yokluğunda
sadece kendi masum halimi 
inatçı çocuksu romantik halimi
hatırlamanın acısı şimdi kanımda coşan
belki biraz da
unutmuş olduğumdan 
tüm unutulası yanlarını
bu sarhoşluğum
arta kalan posanın tatlı tadından

                                      Bursa - 30.01.2016