13 Mayıs 2015 Çarşamba

şerbet

annem gençti
pencereden bakardı güneş
ağaçlar meksika akşamları kokardı
sıcak sindiği duvar çatlaklarından
dışarı çıkmaya korkardı gündüzleri
birikirdi kuytularda
geceye saklardı kendini

başıbozuk camekanlı dükkanlara
üşüşürdü gölgeleri düşleri
bazen de geçmeyen çocuklukları
kasaba insanlarının
öğle uykusuna boğulurdu sapsarı
sokaklar

sonra perdelerin arasında
o kırmızı elbiseli kız
ilk gördüğümde bile tanıdık gelen
o sıkılmış bakışları
aynalara sakladığı yalnızlığıyla
iskemleye kurulur
şarkı söyler gibi ağlardı
beni izlerdi sessizliği

ikindi çöktüğünde sokağa
fırlar gibi uykusundan
dans ederek çıkardı
kapılardan geçerdi
rüzgara fısıldardı
şerbet gibi akardı üzerinden
sarhoşluğu

içim bayılırdı
gizeminden

sevsin beni
ama hiç bitmesin
gibi sanırdım
dünyayı

                                Bursa - 13.05.2015

kırıntı

su gibidir
tutamazsın
eline yüzüne bulaşır
çekirdekler doğurur
sonra içine düşer zaman
içinde tohumlar yumurtlar

içimin çekirdekleri çürüdü
içimin çekirdekleri dondu
dudaklarım üşüştü dudaklarına
zaman söndü

çok bekletti
elleri

elleri
su gibidir
tutamazsın...

(Bursa - 13.05.2015)

8 Mayıs 2015 Cuma

kırıntı

gözlerim aç
karanlığa
kalbim tok 

(İstanbul - 08.05.2015)

1 Mayıs 2015 Cuma

geç

kaderim
bu geçen kızdır belki de
ya da bu geçmeyen yalnızlık

                     Bursa - 01.05.2015