4 Ocak 2000 Salı

yarının yağmuru

I.


şimdi işte
ellerinin, bakışlarının
bıraktığı boşlukta yuvalanan,
sancıları yankılayan bu özlem
konuşacak;
tomurcuklar gibi saçılıp dağılan,
çukurlara doluşan yağmur suları gibi
biriken, büyüyen, çoğalan
bu özlem…
başkası değil.

II.
diyecek ki,
üzerine gölgeleri dağlanmış
siyah bir yalnızlığın sarhoşluğuyla.
diyecek ki,
hüzne bulanmış bir şehrin
gölgelerini sayar gibi.
diyecek ki,
kan gibi damlayarak.
işte bak,
sonsuza uzanan yollar bitti,
yıldızlar bitti, gökyüzleri,
ellerimde terleyen avuçların,
rüzgarda dalgalanan saçlarının kokusu,
kanayan pıhtısı bitti umutlarımın,
eskimesi bitti yayılan zamanın,
ama bak işte ben buradayım.
böyle diyecek
kırılan bir ayna gibi…
susmak ister gibi konuşacak.

III.
oysa,
evler var, ağaçlar var;
güneşin gördükleri…
sadece
sesler gitti…
bir düşün kıvrımlarında kaybolur gibi.
sesler;
çürümüş bir sur dibine ulaşmışlar da
yarım kalmışlıklarının ardından
ağıtlar yakar gibi, çekiliyorlar.
kendileri oluyorlar aslında.
gidiyorlar.
oysa,
evler var, ağaçlar var.
ve bulutlar…
bulutlar durdular.
ve ben kendi rahmimde oturup bekledim
dirilmeyi.
-iki simetrik ölümün arasında-
ne kadar zaman geçti unutana dek
bekledim.
konuşur dedim,
konuşur.
güneşin gördükleri…

IV.
konuşacak.
oysa,
düşün ki, yıldızlar yanıp düşerler,
düşün ki, karanlık çökelir yavaşça.
balık sürüleri gibi ağır ve sessiz,
ya da kuş sürüleri gibi çığlık çığlığa
yarılır gider zaman çatlak bir yerinden.
durduramazsın.
ellerin taşımaz olur avuçlarını,
bozulur bin bir şey, bozulur gider.
konuşur oysa,
konuşur.
gülümsersin.
yarının yağmuru düşer dudaklarına
acıtarak.
bilirsin,
bilirsin işte onu.
sıcaklığından…

V.
şimdi işte
vakit geldi.
bu özlem
-başkası değil-
konuşacak.
ellerinin, bakışlarının,
sıcaklığının, kokunun
bıraktığı boşluklarda
devinip duran,
biriken, çoğalan,
-kırılan bir ayna gibi-
sancıları yankılayan
-kırılan bir ayna gibi-
bu özlem
-yeniden, yeniden kırılıp duran-
konuşacak.
-milyonlarca parçadan-
konuşacak.
işte bak,
sesler bitti…

VI.
ve ben,
dirilmeyi bekliyorum
çatlamış bir yerimden.
balık sürüleri gibi
çığlık çığlığa.
seni beklemeye benzetiyorum bunu
giderek.
özlemine sarılıyorum sımsıkı
tomurcuklar gibi saçılıp dağılıyor
her yere…

                                                           Ankara - 04.01.2000