28 Kasım 2013 Perşembe

kırıntı

at gibi yürüyerek
çıkarlar kınlarından

(Bursa - 28.11.2013)

27 Kasım 2013 Çarşamba

kırıntı

iki yapraklı yonca

(Bursa - 27.11.2013)

kırıntı

ve ben dağların eskidiğini gördüm
çiçeklerin yırtıldığını durup dururken çorak rüzgarda
birer birer yüzlerin eksildiğini gördüm
sararmış dudakları, morarmış dudakları, şaşı parmaklarıyla
mezarlara gözyaşları gibi boşaldığını gördüm ölülerin
ki ben hiç bu kadar hızlı ağlayamadım

(Bursa - 27.11.2013)

15 Kasım 2013 Cuma

alevler içinde kalan

yağmur düşer
kimse görmez

ben düşerim
yüreğim çatırdar
ellerim kırılır
düşlerim dağılır sana
kimse bilmez

yağmur düşer
konuştuğunda
ben toplarım o yağmuru
damarlarımda
alev alır içimde
benim yandığım gibi
kimse yanmaz

                                     Bursa - 15.11.2013

13 Kasım 2013 Çarşamba

kırıntı

grilerin en dibine kadar
peşinden sürüklendiğim
o giderek solan umut ışığı

(Bursa - 13.11.2013)

12 Kasım 2013 Salı

kırıntı

düşen yağmurları toplardı
alev alırdı dudaklarından

(Bursa - 12.11.2013)

kırıntı

sonradan bir kıvılcım anında...

(Bursa - 12.11.2013)

21 Ekim 2013 Pazartesi

kırıntı

beni sensiz düşünemezsin
oysa ben
kimi düşünüyorum seni hayal ettiğimde
yalnız gibi görünmeyen
yalnız yıldızları mı?

(İstanbul / Pendik - 21.10.2013)

20 Ekim 2013 Pazar

I'm way out of town

şehrin dışının dışındayım

kusmuğunda boğuluyor görüyorsun
yüreğime indiriyor yumruklarını
ruhumun gediklerinden geçip
küçük kelebekler gibi emekleyerek
kuzeyin soğuğunu yararak

bu evlerden çıkıyorlar
üzerimize basıp
kıt yağmurlarımızı çiğneyip
çürük bedenlerimizde soluklanıp
kendilerini zorluklarından
kendilerini ölümlerinden varediyorlar

buzla kaplı limanların pusundan sıyrılıp
sıcak bir bacakarasına dönüşüyor avuçları

tutamadığım zaman ellerini
tutamadığım zaman sözlerimi
yuvarlanıp dururdum boşluğuma
kendi üzerime sarıp arsızlığımı

gizemli ormanların ürpertisinde
bakardı dipsiz gözleri
öylece oturduğu yüreğinin dibinden

bir rahibeye sarılır gibi
şehirlerini sarmalayan bu limanların
doğurduğu

bak geçip duruyor içinden
istilacı ordular gibi
şaklatarak sesini yaralı yüreğimde

öte yandan nereden geldiler buraya?
kimler sürdü
tarlalar gibi çizgi çizgi
dirildiler

bir kapı gibi açardı da göğsümü kolaycacık
dayanırdı ruhuma
soğuk ellerinden bilirdim geldiğini

rahatsız edici rahatlığıyla
bu bir bumerang dedi
geri gelecek dedi
başından attığında

batıyordu gökyüzü
batıyordu göğsüme
sesini duymazdım
sessizliğini duyduğum kadar

çiçekler öterdi
içimin dinmeyen yağmurları altında
içimin dinmeyen sessizliği altında
yüreğimin kendini kıpırdatan uykusu
gözlerinin karanlık ışıltısı altında
eziliyor içimde buluttan kanatları
içimin dinmeyen yağmurları
aşkını içime saçıp
tohumlayıp sensizliği
büyütecek durmadan

(Helsinki - 20.10.2013)

19 Ekim 2013 Cumartesi

kırıntı

yaprak hışırtıları altında
yıldızlar
güneşin gölgelediği çığlıklarıyla
üstümüze akıtır karanlıklarını
bir rüzgarın fısıldadığı ıslık
kırık bir heykel gibi dondurur
kışlarımı
giyinir üzerine yalnızlıklarımı
aklıma dökülen bu paslı evren

(Helsinki - 19.10.2013)

17 Ekim 2013 Perşembe

kırıntı

kokulardan ölürdüm
damla damla sızardı
ruhuma, yüreğime

(Riga - 17.10.2013)

1 Ekim 2013 Salı

kırıntı

içimde bir öksüz balık kaldı
kanatları rüzgarları süpüren
yüzgeçleri dalgalarda köpüren
solgun yetim kuşlar kaldı

(Bursa - 01.10.2013)