4 Eylül 2012 Salı

duru-duyu

ne gariptir, dinlenen eski bir şarkıya ait birkaç notanın, eski mekanların ziyaretinden, kafada canlanan görüntülerden çok daha hızlı bir şekilde beynin derinliklerindeki anıların kalbine ulaşıvermesi ve elini ayağını kesmesi, dizlerini titretip seni öylece bırakıvermesi. 

evrimin hangi büyülü mekanizmasıdır bunu gerekli kılmış olan? ormanın içerisinde, kör karanlıkta, bir ağacın dalında otururken, seslerden örülü bir ağ, bir yumak etrafını saran, geçmiş hayatından tanıdığın bir ödülü, bir tehlikeyi ansızın bir acı gibi beynine saplayan, kulağına haykıran... seni ölümle, hayatta kalmayla ilgili bir şeylerin içinde yüzdüren, boğan. 

şimdi ise onun bir gülüşünü, bir mimiğini, suratına çarpan, kokusunu damarlarında dolaştıran, seni hiç bilmediğin, yeni keşfedilmiş başka ölümlerin kıyısında dolaştıran, seni öteye ve beriye götürüp getiren...

Bursa, 04.09.2012