kıyısız bir ırmağın ortasında
yıldızsız, bulutsuz, kimsesiz
o sarı çizgileri
şeritleri
çiçek özleri
beni
sonunda kıyıya vurdum
Etiketler
kırıntılarım
(293)
şiirlerim
(144)
yarım şiirlerim
(41)
denemelerim
(36)
nadasta
(5)
giriş cümleleri
(1)
16 Nisan 2018 Pazartesi
22 Mart 2018 Perşembe
kırıntı
rakamlara,
inip çıkan grafiklere,
sayıların dansına
aşkla bakıp,
kendini kaybedip
hipnoz altında
uyuşuk bir enerjiyle
patlamayla baygın
dökülüyor
yanıp tutuşuyorum
inip çıkan grafiklere,
sayıların dansına
aşkla bakıp,
kendini kaybedip
hipnoz altında
uyuşuk bir enerjiyle
patlamayla baygın
dökülüyor
yanıp tutuşuyorum
28 Aralık 2017 Perşembe
kırıntı
sonra gecenin bir yarısı bir şey olur
bir ihtiyaç olur
ellerini çözer basıp gidersin
gökyüzünü seyretmeye gidersin
kayısılar dallarından kurtulur
rüzgar çarpar bulutları döndürür
tanıdığın tüm yıldızlar yok olur
bir ihtiyaç olur
ellerini çözer basıp gidersin
gökyüzünü seyretmeye gidersin
kayısılar dallarından kurtulur
rüzgar çarpar bulutları döndürür
tanıdığın tüm yıldızlar yok olur
12 Aralık 2017 Salı
11 Aralık 2017 Pazartesi
bugün hep pazartesi
bugün o kadar pazartesi ki
dünya dönüyor düşün
caddelerin en ortasında pazartesi
lambaların kırmızısı
gökyüzünün mavisizliği
o kadar pazartesi ki bulutlar
toz bulutları gibi
gökdelenlerle çarpışan martılar altında
evsizliklerinden çıkıp gelen insanlar
yolsuzluklarından
işsizliklerine
birikip durdukları
dört yapraklı yonca şanssızlıkları
günaydın günaydın
son ödeme tarihi geçmiş sabah
günaydın güneşin gecikme faizi
günaydın alışverişe benzeyen nefesim
it's so monday, so bloody monday
İstanbul - 11.12.2017
dünya dönüyor düşün
caddelerin en ortasında pazartesi
lambaların kırmızısı
gökyüzünün mavisizliği
o kadar pazartesi ki bulutlar
toz bulutları gibi
gökdelenlerle çarpışan martılar altında
evsizliklerinden çıkıp gelen insanlar
yolsuzluklarından
işsizliklerine
birikip durdukları
dört yapraklı yonca şanssızlıkları
günaydın günaydın
son ödeme tarihi geçmiş sabah
günaydın güneşin gecikme faizi
günaydın alışverişe benzeyen nefesim
it's so monday, so bloody monday
İstanbul - 11.12.2017
kırıntı
çiçeklerin gömüldüğü odadan
çıkıp geliyor, homurdanıyor zaman
çıkıp geliyor ellerinde tohumlar
(İstanbul - 11.12.2017)
çıkıp geliyor, homurdanıyor zaman
çıkıp geliyor ellerinde tohumlar
(İstanbul - 11.12.2017)
29 Kasım 2017 Çarşamba
kırıntı
sular birikti
kapandı içime
çiçeğe son veren yağmur
dev bir gölgeydi gece
bir devin gölgesiydi
yayılan bir yalnızlıktı zaman
oyalanıyordum
ölümüne bekliyordum
dolanıyordum etrafında
ölümün
uyanalım
sessizlik bozulsun
(İstanbul - 29.11.2017)
kapandı içime
çiçeğe son veren yağmur
dev bir gölgeydi gece
bir devin gölgesiydi
yayılan bir yalnızlıktı zaman
oyalanıyordum
ölümüne bekliyordum
dolanıyordum etrafında
ölümün
uyanalım
sessizlik bozulsun
(İstanbul - 29.11.2017)
31 Temmuz 2017 Pazartesi
kırıntı
son parmağımın ucuyla
son anda dokunduğum
yitip gitmekten yorulmayan zamanın
o en kırışık anı
içimde dalgalanan
Güneşli - İstanbul, 31.07.2017
son anda dokunduğum
yitip gitmekten yorulmayan zamanın
o en kırışık anı
içimde dalgalanan
Güneşli - İstanbul, 31.07.2017
26 Temmuz 2017 Çarşamba
24 Ocak 2017 Salı
15 Haziran 2016 Çarşamba
araf
bir çöl ova
sonu başı belli değil
benim bu ovada evim yok
bir güneş var
kudurması kendine
sarmaşıkların altı var
ısınmaktan kaçtığım
bu ovada gidecek yerim yok
benim yatacak yerim yok
büyük sıçrayışlarda
ben hep uyumayı beklerim
evrenin kusmasını beklerim üzerime
bundan başka örtüm yok
benim kaçacak yerim yok
kendimden başka
bir tepe kum
sonu başı belli değil
benim bu kumda yürüyesim yok
bir güneş var
acısından kudurtan
benim bu kumda gömülesim var
bir yerlerde saklanasım var
kendimden başka
bir gök bulut
içime kaçası gelmiş
bir pamuk tarlası
gözlerime soktuğum
gözlerime tıktığım
yeni bir karanlık sadece
hep yeniden tanımadığım
aynı mutlu son
aynı suda yıkadığım saçlarım
benim içecek zehrim yok
kendimden başka
Bursa - 15.06.2016
sonu başı belli değil
benim bu ovada evim yok
bir güneş var
kudurması kendine
sarmaşıkların altı var
ısınmaktan kaçtığım
bu ovada gidecek yerim yok
benim yatacak yerim yok
büyük sıçrayışlarda
ben hep uyumayı beklerim
evrenin kusmasını beklerim üzerime
bundan başka örtüm yok
benim kaçacak yerim yok
kendimden başka
bir tepe kum
sonu başı belli değil
benim bu kumda yürüyesim yok
bir güneş var
acısından kudurtan
benim bu kumda gömülesim var
bir yerlerde saklanasım var
kendimden başka
bir gök bulut
içime kaçası gelmiş
bir pamuk tarlası
gözlerime soktuğum
gözlerime tıktığım
yeni bir karanlık sadece
hep yeniden tanımadığım
aynı mutlu son
aynı suda yıkadığım saçlarım
benim içecek zehrim yok
kendimden başka
Bursa - 15.06.2016
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)