1 Ocak 2006 Pazar

kırıntı

kaybedecek bir şey olmadığını
her şeyi kaybettikten sonra anladım.
(tarihsiz)

kırıntı

gökyüzüdür.
onadır, sustuğum, konuştuğum
bu denizsiz şehirde.
(tarihsiz)

kırıntı

gerçek yarayla tanıştım
gerçek yara hiç kapanmayan bir şeydir
bakın size gerçek yarayı anlatayım
gerçek yara her gün büyüyen bir şeydir
ruhun entropisidir
(tarihsiz)

kırıntı

seni özledim
hiç var olmadın
hiç yok olmadın
yeniden geldin
seni özledim
(tarihsiz)

kırıntı

bu hikaye son insan hakkındadır
ölümünden sonra ölümsüzlük bulunmuş
son insan hakkında
(tarihsiz)

kırıntı

güneş kırıntıları batacak dağların arkasında
(tarihsiz)

kırıntı

ölüme senden daha yakınım –sana olduğumdan-
(tarihsiz)

kırıntı

güneş kayıp
üşüyecek hayallerim
(tarihsiz)

kırıntı

sensizliğe yürümekten parçalandı ayaklarım
(tarihsiz)

kırıntı

düşlerimin yakınından geçtin
(tarihsiz)

kırıntı

yalanlar tanıdım; insandılar
(tarihsiz)

kırıntı

ellerim bir martının elleri
(tarihsiz)