29 Mayıs 2014 Perşembe

deneme

bizi en çok şaşırtan, elimizi ayağımızı kesen, öylece kalakaldığımız şeyler aslında en iyi bildiğimizi sandığımız, adeta içinde yüzdüğümüz ve bizim de içimizde yüzen, parçası olduğumuz ve bizim de parçamız olan kavramlarla ilgili bir anda ortaya çıkan aydınlanmalar, zihin parlamaları, açılımlar... onlar o kadar bizden şeyler ki, onları kendimizden ayırabilmemiz ve bağımsızca üzerlerinde düşünebilmemiz böyle nadir parlama zamanlarında olabiliyor. bir an geliyor ve o biz sandığımız, tanıdık ve kanıksanmış şey karşımızda, bizim dışımızda bütün yabancılığıyla, bizden ayrışmış bir şekilde duruveriyor. o kadar yabani ve yabancı oluyoruz ki ona, nereden çıkmış olabileceğini, bunca zaman nasıl varolmuş ve bizden habersiz sinsice içimize gizlenmiş olabileceğini zihnimiz almıyor. o an anlıyoruz ki, bir şeyin bizden saklanmasının ve kendisini unutturmasının en iyi yoludur, içimize gizlenmesi ve bir parçamıza, bize dönüşmesi...

bugün zaman kavramının, mekan kavramının ve boyut kavramının üzerinde sanki ilk kez duymuş gibi düşünmeye başladığımda farkettim bunu.