ah dostum
dostum yok musun
sulardın gölgelerini çiçeklerin
yağmur altında - bulut üstünde
ne çok zamanı aşındırdık cahilce
dokusunu zedeledik hayatın
küstü bize tüm anlamlar
ve anlamsızlık tanrıları
hiçbir gerçeklik bırakmadılar bize
nereden gelir ki bu yollar
bu sözcükler konuşmalar
nereye gider bu insanlar
kalmadıkları zaman
kalamadıkları zaman bizimle
biriktirdim saçlarımı
zaman biriktirdi beni
çiğneyip tükürdü tek tek yaşlarımı
tozlu yolları yadırgamazdım
yürür giderdim korkunç sokaklarla dolu semtlere
korkunç yüreklerle dolu ellere
korkmuş çocuklarla dolu evlere
girer çıkardım durmadan
şimdi ufacık bir fısıltı görsem köşede
korkacağımı sanırım
korkmaya hazır büzüşürüm
dizlerimi saran kollarım bekler
kollarıma dokunan dizlerim bekler
trenden inen yağmurlar bekler
hepsini görürüm
ben öğrenmeyi unuttum
hatalarımı anlamayı unuttum
cebimdeki kimliğimi
yüzündeki fotoğrafı
uçup giden oksijeni unuttum
bir şey bilmediğimden olsa gerek
yaşadıkça öldüğümden olsa gerek
anlayamamış olduğumdan olsa gerek
içimde bir hastalık
yarasız kanıyorum
boşalmıyor damarlarım