29 Mayıs 2014 Perşembe

deneme

her ruh halimde pesimist şiirler yazabilmek gibi olağanüstü bir yeteneğim var 

meğer

içimde ölmüş yıllar önce
ağır kokulu bir ceset gibi
kaplamış bedenimi içinden
en doğurgan bildiğim yanım
bana farkettirmeden

sessizliğiymiş meğer
suskunluğu sandığım şey
bunca zamandır

deneme

bizi en çok şaşırtan, elimizi ayağımızı kesen, öylece kalakaldığımız şeyler aslında en iyi bildiğimizi sandığımız, adeta içinde yüzdüğümüz ve bizim de içimizde yüzen, parçası olduğumuz ve bizim de parçamız olan kavramlarla ilgili bir anda ortaya çıkan aydınlanmalar, zihin parlamaları, açılımlar... onlar o kadar bizden şeyler ki, onları kendimizden ayırabilmemiz ve bağımsızca üzerlerinde düşünebilmemiz böyle nadir parlama zamanlarında olabiliyor. bir an geliyor ve o biz sandığımız, tanıdık ve kanıksanmış şey karşımızda, bizim dışımızda bütün yabancılığıyla, bizden ayrışmış bir şekilde duruveriyor. o kadar yabani ve yabancı oluyoruz ki ona, nereden çıkmış olabileceğini, bunca zaman nasıl varolmuş ve bizden habersiz sinsice içimize gizlenmiş olabileceğini zihnimiz almıyor. o an anlıyoruz ki, bir şeyin bizden saklanmasının ve kendisini unutturmasının en iyi yoludur, içimize gizlenmesi ve bir parçamıza, bize dönüşmesi...

bugün zaman kavramının, mekan kavramının ve boyut kavramının üzerinde sanki ilk kez duymuş gibi düşünmeye başladığımda farkettim bunu.

deneme

nasıl oluyor da bazen insan saatlerce bir şeyi düşünüyor, düşünüyor, düşünüyor da... hiçbir sonuç elde edemiyor. sonra artık yorgunluktan ve çaresizlikten dolayı ara veriyor ya da vazgeçiyor. sonra ertesi gün bir anda alacağı karar net bir şekilde gözlerinin önünde beliriveriyor. nasıl oluyor da şüpheye yer bırakmayacak kadar içine siniveriyor o karar insanın...

(Bursa - 29.05.2014)

19 Mayıs 2014 Pazartesi

soma 301









dışım kara içim kara
ne yapsan
karanlığı yükledim ellerime
karanlığı bağladım gözlerime
karanlığı dağladım yüreğime
içim kara dışım kara
ne yapsan

elim elime dolaştı
kömüre kanım bulaştı
sesimden çığlığı alın
gözlerimden karanlığı
nefesime is doluştu
soluyorum soluyorum
soludukça ölüyorum 
ne yapsan

karanlıklar korkmaz mı sanırsınız
hiçbir şeyin bitmediği
insanlığın bittiği bir yerdeyim
beni soğuk odanızı ısıtan
sıcacık yüreğimden tanırsınız

                              Bursa - 19.05.2014



6 Mayıs 2014 Salı

hıdırellez

                                               γνῶθι σεαυτόν (Apollon Tapınağı / Delphi)


Ђорђе ederlezi ederlezi 

işte zamanın okları kendini vurdu
uzandım kırlara
güllerin altına kendimi koydum
dikenlerin arasına çocukluğumu
cehaleti saflığımı masumluğumu
oynayamadığım tüm oyunları
yalnız olmadığım geceleri koydum

güllerin altına kendimi koydum
beni dipsiz bir bataklıkla sarmalayan
tanımadığım, beni tanımayan
yabancı kırılgan tanışılamayan
uyudum uyudum uyandığımda
doğanın gölgesi içime vurdu
doğanın gölgesi içimde durdu

güllerin altından her şeyi aldım
güllerin altına zaten varolan
dünyayı doğayı evreni koydum

güllerin yerine kendimi koydum
minnetarlığımı koydum altına

                                           Bursa - 06.05.2014 - Hıdırellez gecesi


1 Mayıs 2014 Perşembe

kırıntı

zaman bütün boşlukları doldurur
ve zamanı doldurur bütün boşluklar

(Bursa - 01.05.2014)